Av. Ümit Arif Özsoy – İŞ HUKUKUNDA İBRANAME

İBRA SÖZLEŞMESİNİN TANIMI
İbra Arapça kökenlidir , Türkçe karşılığı ise “temize çıkarmak, borçtan kurtarmak, sağlamlaştırmak” anlamlarına gelir. İş Hukuku uygulamasında İbraname ise işçinin işten ayrılırken ücret,fazla çalışma ,yıllık ücretli izin alacağı ,ihbar ve kıdem tazminatı vb gibi alacaklarını aldığına ,başka bir alacağının kalmadığına ilişkin olarak imzalayarak işverene verdiği belgeye denmektedir.

İbraname, o tarihe kadar gerçekleşen hakkı ortadan kaldıran ,bu niteliğiyle uygulamada işçilerin aleyhine olabilen bir hukuki araçtır.İş hukukunun işçiyi koruyucu etkisi ilkesi de göz önünde tutularak ,ibranameler ancak işverenin işçinin haklarını koruma konusunda gerekli özeni göstermiş olduğu hallerde geçerli sayılmalıdır.

Günlük çalışma yaşamında iş akdinin feshinden sonra dahi , hak ettiği miktarların çok altında ödemelere rağmen ihtiyacı olan paraya bir an önce kavuşabilmek için bakiye haklarından vazgeçtiğine dair belge düzenlenmesi çok sık rastlanılan bir durumdur.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmeden önce ibra sözleşmesi yasalarda yer almıyordu. Yargıtay uygulaması ve öğreti ile gelişmişti.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında, alacaklının alacağından vazgeçmesine ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasına ilişkin akdin “ibra” olarak adlandırılacağı belirtilmiştir.İbra konusunu BORÇLAR HUKUKU yönünden ve İŞ HUKUKU yönünden değerlendirmek mümkündür.

BORÇLAR HUKUKU YÖNÜNDEN İBRA

İbra
Madde 132 – “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.”

Madde 166 – “Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur.Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler.Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.”

İŞ HUKUKU YÖNÜNDEN İBRA
6098 sayılı TBK.nun 420.maddesinde ise; iş sözleşmesinin sona ermesi üzerine işçi alacaklarının ödenmesine ilişkin ve iş kazalarından sonra sigortalı yada destekten yoksun kalanların maddi ve manevi zararların giderilmesi üzerine düzenlenecek olan ibra sözleşmesinin geçerlilik koşullarını belirtmektedir.İnceleme konumuzda bu ibranamelerdir.

Madde 420 – “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.

Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.

İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dahil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.”

Buna göre 6098 Sayılı T.B.K.’ya göre ; “ibraname”de şu hususlar bulunmak zorundadır.
1- İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması
2- İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması
3- İbra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi
4- Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız olması
5- Ödemenin banka aracılığıyla yapılması şarttır.

Türk Borçlar Kanunu’nun 420.maddesindeki yasal hüküm doğrultusunda 01.07.2012 tarihinden itibaren iş ilişkisinden doğan işçi alacaklarına yönelik ibra sözleşmelerinin geçerli olması için gerekli şartlar “geçerlilik şartları” olarak belirtilmiştir.

ALACAK “İŞ İLİŞKİSİNDEN” DOĞMUŞ OLMALIDIR
420.maddenin son fıkrasında belirtildiği üzere alacaklı ile borçlu arasında iş sözleşmesinden ya da iş kazasından doğan bir alacak bulunmalıdır.Buna göre;
İş sözleşmesinin devamı sırasında hak edilen ücret alacakları (fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücreti, ikramiye vb.gibi)
Feshe bağlı alacaklar (kıdem-ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti),
İş kazasından dolayı sigortalı veya destekten yoksun kalanların açtığı maddi-manevi tazminat alacakları,
İş sözleşmesinden doğan diğer işçi alacakları (bunun içerisinde işe iade davası sonucunda doğan tazminat ödemeleri ) da ibra sözleşmesine konu edilebilecektir

İBRA SOSYAL GÜVENLİK HAKKINA İLİŞKİN OLMAMALIDIR.
Anayasaya göre sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez temel sosyal haklardan olduğundan , işçi veya sigortalının bu hakkından vazgeçtiğine dair yapılan ibra sözleşmeleri geçersizdir.
İşçinin sosyal güvenlik hakkından vazgeçtiğine sosyal güvenlik yönünden işvereni ibra ettiğine ilişkin belgelere değer verilmeyecektir.

İBRANAME YAZILI OLMALIDIR
01.07.2012 tarihi sonrasında düzenlenecek işçi alacaklarına ve iş kazasından doğan tazminat alacaklarına ilişkin ibra sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması bir geçerlilik koşulu olduğundan yazılı şekilde yapılmayan ibra sözleşmeleri kesin olarak geçersiz sayılacaktır. Yazılı şekil geçerlilik koşulu olduğundan borç gerçekten ödenmiş olsa bile sözlü ve taraf imzalarını içermeyen anlaşmanın ibra sözleşmesi olduğu kabul edilmeyecektir

İBRAYA KONU ALACAK İBRANAMENİN DÜZENLENDİĞİ ANDA DOĞMUŞ OLMALIDIR
Henüz doğmamış ve çekişmeli bir alacak için düzenlenen ibra sözleşmesi geçersizdir. Bu nedenle iş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri işçinin özgür iradesine dayanmayacağından geçersiz olacaktır.
Örneğin fesih sonrasında düzenlenen ibra sözleşmesinde “işe iadeden doğan tüm tazminat ve alacakların” ödendiğine dair ibare henüz doğmamış bir alacak olduğundan geçerli olmamakla , ibranamede belirtilen ve ödendiğine dair belgesi bulunan ödemeler dikkate alınacak, ödeme bu miktar için ifa edilmiş kabul edilecektir.
İbra konusu olan alacak taraflar arasında çekişmeli ise bu durumda ibra sözleşmesi yerine sulh sözleşmesinin düzenlenmesi gerekmektedir

ÖDEMENİN İBRANAMEDE BELİRTİLEN YAZILI TUTARIN EKSİKSİZ OLARAK BANKA YOLUYLA YAPILMALIDIR

İbranameyi koşulsuz imzalayan işçi irade fesadı iddiasını ispatlayamadığı hallerde alacaklarından çoğu kez mahrum kalmaktadır. Tersi kısmen olmakta ibranamedeki rakamı elden ödeyen işveren ibradaki imza inkarı yada benzer bir şekilde geçersiz sayılması üzerine mükerrer ödeme yapmaktaydılar.

Yasa koyucu sıklıkla yaşanılan bu sorunları giderme anlamında bu hükmü getirmiş, böylelikle işçi alacağı bankaya yatmadıkça ibranın geçerli olmayacağını bildiğinden ibrayı çekinmeden imzalayacak, işveren de alacağı bankaya yatırdığını belgelendirdiğinden ispat sorunu yaşamayacaktır.

Tam ibra halinde borcun tamamı kısmi ibra halinde ise borcun ibra edilen kısmı sona erecektir. Ödemenin Banka yoluyla yapılmaması veya alacağın tamamı için değil bir kısmı için yapılması ya da 1 aylık süreden önceki dönemde yapılması halinde, ortada bir ibra bulunmayıp tamamen veya kısmen ifa edilmiş bir borçtan söz edilebilecektir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 06.10.2011 Tarih Esas : 2011/40319 Karar : 2011/35307 Kararı

“İbra sözleşmesi çalışma ilişkilerinde “ibraname” adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır.

İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır.

Bu unsurları tanımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.

Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur
.

Feshi izleyen bir aylık süre içinde ibraname düzenlenememesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılması zorunluluğu 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenecek ibra sözleşmeleri için geçerlidir.

İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.

İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.

İşçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.

Mahkemece başvurulan hesap bilirkişisinin raporu yukarıdaki yasal düzenlemeler ve ilkelere göre bir değerlendirmeye tabi tutularak hüküm kurulması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir”

İŞE İADE DAVALARI VE İBRA

01.07.2012 tarihinden sonra işçi alacakları konusunda düzenlenecek ibranameler, fesihten itibaren bir ay geçtikten sonra düzenlenebileceğinden bu süre zarfında işe iade davası süresi geçmiş olacaktır. işe iade davası açma süresi içerisinde alınan ibraname geçersiz olacaktır.

Diğer yandan iş güvencesi hükümlerinden yararlanılmayacağı , bu haktan vazgeçildiğine ilişkin sözleşmeler Yargıtay uygulamasında geçersiz kabul edilmektedir. Fesihten sonraki 1 aylık süre içerisinde işe iade davası açılmış ve bu arada dava açıldıktan sonra ibra yapılmış ise işe iade davasının red edilmiş olması halinde ibra geçerli sayılacaktır.

Fesihten sonraki 1 aylık süre içerisinde işe iade davası açılmış ve bu arada işe iade davası açıldıktan sonra ibra yapılmış ise işe iade davasının kabul ile sonuçlanması sonrasında işçinin işe başlamak için işverene başvurmaması durumunda başlangıçta yapılan fesih geçerli olacağından ibraname de geçerli olacaktır. Fesihten sonraki 1 aylık süre içerisinde işe iade davası açılmış ve bu arada ibra yapılmış ise işe iade davasının kabul ile sonuçlanması sonrasında işçinin işe başlamak için işverene başvurması ve işe başlatılmaması halinde başlangıçta yapılan fesih geçersiz olacağından , işe iade davası devam ederken yapılan ibraname iş ilişkisi devam ederken yapılan bir ibraname olarak kabul edilebilecektir.Bu durumda; İbranamenin geçersiz olacağı sonucuna varmak mümkündür.

Fesihten sonraki 1 aylık süre içerisinde işe iade davası açılmış ve bu arada ibra yapılmış ise işe iade davasının kabul ile sonuçlanması sonrasında işçinin işe başlamak için işverene başvurması ve işe başlatılmaması halinde başlangıçta yapılan fesih geçersiz olacağından , işe iade davası devam ederken yapılan ibraname iş ilişkisi devam ederken yapılan bir ibraname olarak kabul edilebilecektir.Bu durumda; İbranamenin geçersiz olacağı sonucuna varmak mümkündür.

İŞ KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNATLARDA İBRA

İş kazası ve meslek hastalığına bağlı maddi ve manevi zararla ilgili ibra belgeleri imzalatılmaktadır. Bu durum kimi Yargıtay kararlarında farklı değerlendirilmiştir. İş Kazası ve meslek hastalığının ortaya çıktığında kusur durumu ve gerçek zarar miktarı bilinmemektedir.

Bu alacaktan doğan ibranamede yer alan ödeme tutarı ile tazmini gereken tutar arasında açık bir orantısızlık olmaması gerekir. Orantısızlık ilkesi geçmişte çok sayıda Yargıtay kararında yer almakla birlikte bundan hangi oranın anlaşılması gerektiği konusunda tam bir sonuca varılamamaktadır.

HİZMET TESPİTİ VE İBRANAME

Sigortalı olmak kişi bakımından sadece bir hak olmayıp aynı zamanda yükümlülüktür, kamu düzenini ilgilendirir. Sigortalılık hakkından feragat edilmesi mümkün değildir. Tarafların ibra sözleşmesi düzenlemek süretiyle hizmet tespiti ile ilgili hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırması geçerli değildir.

Hizmet süresinin gerçeğe aykırı olarak gösterildiği ve bu süreye göre belirlenen işçilik haklarının ödendiği ibranamenin işçinin hizmet tespiti davası açmasına engel oluşturmayacağı Yargıtay uygulamasında kabul edilmiştir.

YARGITAY KARARLARI
Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir (Yargıtay 9. HD. 15. 10. 2010 gün, 2008/41165 E, 2010/29240 K. ).

İşçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir(Yargıtay 9. HD. 4. 11. 2010 gün 2008/40032 E, 2010/31666 K).

İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez(Yargıtay 9. HD. 5. 11. 2010 gün, 2008/37441 E, 2010/31943 K).

Dosyaya ibranamenin aslı bulunmamaktadır. Davalı tanıkları işe girişte boş ibraname imzalatıldığı söyledikten sonra akdi feshedilenlerin muhasebeye gittikleri de söylemektedirler. Yazılı ve imzalı ibranamenin doğru olup olmadığı yukarıda belirtildiği şekilde kesin olarak belirlenmeden tanık ifadelerine göre yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmasını hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.(Yargıtay 9.H.D. 28.4.2005 gün2004/24413 E, 2005/14789 K)

İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 9. HD. 4. 11. 2010 gün 2008/37372 E, 2010/31566 K).

İş hukukunun işçiyi koruyucu amacı göz önüne tutulduğunda , bu konuda dar yorum esasının benimsenmesi ve yine kural olarak bir işçinin işvereni karşılıksız olarak ibra etmesinin ihtimal dışı olması kabul tarzını destekleyici bir nitelik taşır.(Yargıtay HGK 27.04.1983 1980/3055 E 1983/427 K.)

İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtlarıyla çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 9. HD. 4.11.2010 gün 2008/37372 E, 2010/31566 K).

KAYNAKÇA
Sarper SÜZEK-İŞ HUKUKU
Şahin Çil-İŞ HUKUKUNDA İBRA SÖZLEŞMESİ
Şahin ÇİL-İŞ HUKUKU YARGITAY İLKE KARARLARI