Enerji Piyasası Denetleme Kurulu tarafından Doğu Akdeniz bölgesinde oldukça dar bir alanda 16 Adet termik santral kurulması planlanmakta, ilgili firmaların da müracaatları bulunmaktadır.Bu santrallerden 7 tanesi İskenderun körfezinde bunların da 5 tanesi Erzin ilçesi sınırları içersindedir.Aynı ilçe sınırları içine sadece birkaç kilometre arayla santral kurulmasının planlanmasının değil ülkemizde, dünyada dahi benzeri bulunmamaktadır.
Mağdurun dini, dili, ırkı, milliyeti, etnik kökeni, cinsiyeti, felsefi ya da siyasal inancı, cinsel tercihleri vb. özelliklerine karşı duyulan düşmanlığa dayalı olarak işlenen suçlara nefret suçları adı verilmektedir. Yine fail, mağdura salt farklı bir toplumsal kesim kimliğini taşıdığı için ya da salt belirli bir toplumsal ya da kültürel kesimin mensubu olduğu için zarar vermek istiyorsa, işlenen suç tipi hangisi olursa olsun, o suç, genel olarak aynı zamanda bir nefret suçudur. Yine ayrımcı ve ırkçı suçlar veya halkın bir kısmına karşı kin ve düşmanlığa tahrik fiilleri de bir yönüyle nefret suçlarıdır.
Nefret suçu kavramı ABD kökenli bir kavram olmakla birlikte Avrupada son yıllarda kendine daha geniş yer bulmuştur. İlk olarak 1980’lerde ABD’de kabul edilmiş. ABD’de nefret yasalarının yürürlüğe konmasının başlıca nedeni bu ülkenin etnik, dini, kültürel olarak farklı topluluklardan oluşmasıBir göçmen ülkesi olan ve ABD’li üst kimliği oluşturarak toplum içi uzlaşmayı ve düzeni sağlamaya çalışan bu devlette ayrımcılık ve ırkçılık çok önemli bir sorun olmaktadır. Bu nedenle nefret suçları en ağır şekilde cezalandırılmaktadır..Ülkemizde de etnik kökenleri, dinsel, siyasal ya da felsefi inançları ya da inançsızlıkları veya cinsel tercihleri yüzünden insanlar bir aşağılamaya ya da fiili saldırıya maruz kalmaktadır. Bugün başta internet ortamında da nefret suçlarının körüklendiği gruplaşmaların yaşandığına tanık oluyoruz. Ekonomik koşullar, eğitim, medyanın da etkisiyle nefret suçları gitgide yaygınlaşmakta, özellikle gençler arasında etkili olmaktadır. ‘Nefret suçu’ ve ‘nefret söylemi’ kavramları, ülkemiz için yeni tartışılan kavramlardır.
1915 Tehciri , 1938 Dersim Harekatı, 6-7 Eylül, Maraş, Çorum, Sivas, Katliamları, Malatya Kitapevi olayı, Rahip Santaro ve Hrant Dink in öldürülmesi ve bir çoğu henüz bilinmeyen faili meçhuller, nefret suçunun cinayete, katliama dönüşebileceğinin örnekleri olarak sıralanabilir. Töre cinayetlerinin, ırkçılığın, milliyetçiliğin, cinsiyet ayrımcılığının, dinsel ve mezhepsel farklılıkların neden olduğu sayısız ölümlere karşın, henüz ülkemiz nefret suçuna ilişkin bir düzenleme yapamamıştır.
Bugün milyonlarca kişinin kullandığı Twitter, Facebook ve benzeri paylaşım ağlarındaki ya da YouTube, dijital oyunlar, haber siteleri, haberlere yapılan yorumlar gibi yeni medya ortamlarındaki nefret söylemi, nefret suçları bakımından incelenmesi ve üzerinde durulması gereken alanlar. Çünkü bu gibi ortamlarda kullanıcılar, arkadaşlarının ürettikleri nefret söylemine ortak oluyor, nefret söylemini doğal görüyor ve kanıksıyor. Bu durum da nefret söyleminin nefret suçlarını örgütlemesine yol açabiliyor
Toplumsal barışı tehdit eden fiillerle ceza hukuku yolu ile yaptırıma bağlamak hukuk devleti kavramının bir gereğidir. TCK’da nefret suçunun tanımlanması gerekmektedir ancak şüphesiz cezai yaptırımların yanı sıra, toplumsal mekanizmalara özellikle de sivil toplum girişimlerine de büyük rol düşmektedir. Ülkemiz hiç vakit kaybetmeden, küresel hukuk algılarına uygun bir Nefret Suçları Yasası yapması gerekmektedir. Ayrımcılığa, ırkçılığa, nefret suçlarına ve azınlık düşmanlığına karşı ceza hukukunun dışına taşan siyasetin önemi çok büyüktür. Bunlar arasında en önemli olanı azınlıkların, ülkenin siyasi iradesinin belirlenmesine katılımlarının sağlanması, hukuksal eşitliğin sağlanması ve fiili eşitliğin gerçekleştirilme yolunda destek politikalarının üretilmesidir. ‘Bir arada yaşama’ kültürü, küçük yaşta evde ve ailede başlamalı, daha sonra kitaplarda ve eğitim sisteminde devam etmeli, eğitim sistemi farklı olanı ötekileştiren, dışlayan ,aşağılayan düşünce yapısından uzaklaştırılmalıdır.